Türk Müziğinin Özellikleri
Türk kültürü, zenginliği ve etkinliği açısından geçmişten bugüne kadar gelen en önemli müzik kültürlerindendir.
Bu kültür Orta Asya’da doğmuş ve gelişimini yine bu coğrafyada sürdürmüştür. Buna bağlı olarak Orta Asya Türk kültürü, Türk sanatı ve Türk müziği için büyük önem taşır. Tarihte bütün dünya Türklüğünün beşiği ve Türk medeniyetinin kaynağı; Orta Asya, özellikle Doğu Türkistan’dır.
Türk müziğinin tarih sahnesine çıkışı Hunlardan önceki döneme rastlar. Bu dönemde müzik yapan kişiler, kam adı verilen din adamlarıdır. Kamlar büyü ve sağaltım için müzikten faydalanırlardı. Çalgılar ve insan sesi; korkulan doğaüstü güçlerden korunma, yaratıcıdan yardım dileme, başka insan ve hayvanların üzerinde etkili olabilme amacıyla kullanılırdı.
Hun Devleti öncesinde müziğin insan sesine dayalı olduğu düşünülmektedir. Kökü çok eskiye dayanan diğer müzikler gibi Türk müziği de başlarda çok az perdelidir. Zamanla perde sayısı artarak melodik yapının gelişmesi mümkün olmuştur. Ezgisel motifin tekrarına dayanan müzik, ritmik açıdan kamın hareketlerine eşlik eder. Bu dönemde davul ve def gibi vurmalı çalgılar sıkça kullanılmıştır. Ayrıca boru ve kopuzun ilk örnekleri de bu döneme rastlar. Bu çalgılar genellikle insan sesine eşlik amacıyla kullanılmıştır.
Türklerin yaşadığı bölgelerde MÖ 8. yüzyılda dümbelek adı verilen vurmalı çalgılar, düdük ve arpın atası sayılabilecek müzik aletleri kullanılmıştır. Asya Hun Devleti Dönemi’nde, Hun arpına benzer çalgıların kullanılmış olması mümkündür. Ok-yay kültürüne sahip olan Türkler yayın şeklini temel alarak ilk arp biçimlerini ortaya çıkarmışlardır.
Gong ve ziller bu dönemde bulunmuştur. Yine bu dönemde topraktan yapılmış bir heykelciğin elinde pipa benzeri bir sazın olduğu da görülmüştür. Hunlardan önceki dönemde heykelciliğin seviyesini gösteren bu eser Türk müzik kültürü için önemli bir yere sahiptir.
Kaynak: Güzel Sanatlar Lisesi, Müzik Kültürü, MEB, 2018.