Anadolu’ya Göç Öncesi Türk Resim Sanatı
M.S. 9.yy’den itibaren Türk hükümdarlarının Orta ve Yakındoğu bölgelerinde, Irak, Mısır, Afganistan, İran, Hindistan gibi ülkelerde egemen duruma geçmeleri, Türk resim sanatına ait özelliklerin bu çevrelerde etkin olmasın sağlamıştır. Bütün bu ülkelerin resim sanatında, önemli bir tür niteliğinden de söz edilebilir. Ama İslam öncesi Orta Asya resim kaynakları Çin, Hint ve İran etkisiyle karışmış olduğu için resim sanatında etkin olabilen karakteristik Türk özelliklerinin belirgin bir şekilde açıklanması ve saf Türk öğesinin ortaya çıkarılması gerekir. Maalesef bu yeterince yapılamamıştır. Ancak buna rağmen, bazı eserlerde Türk niteliğini kavrma imkanı vardır.
İç Asya’dan Anadolu’ya uzanan kültür ortamlarında resim sanatında İran, Selçuklu döneminden sonra, duvar resminin Batıya geçmesine engel olarak görünmektedir. Çünkü Orta Asya’da ve sonra Gazne dönemi sanatında büyük duvar resminin varlığını görüyoruz. Bu resim, Türklerin Doğu Türkistan’da katıldıkları Maniheist ve Budist kültür alanlarının da yabancı olmadıkları, büyük boyutlu gerçek bir duvar resmi geleniğidir. İnsan figürünün Orta Asya Türkleri arasında pek de yadsınmadığı, 18. yüzyıla kadar Türkmenistan’daki mezar taşlarında görülen insan figürlerinden anaşılmaktadır. Aynı gelenek dahabatıda, Anadolu’da görülmemektedir. Her ne kadar İslam’da kesin bir resim yasağının olmadığını kanıtlayan minyatür uygulaması varsa da İslam ülkelerinin kültür alanı içine girildiğinde, figüratif büyük boyutlu resmin gelişmesini ve kullanılmasını engelleyen bir tutumun varlığıda yadsınamaz.
İnsanın çevresini iki boyutlu olarak ifade etmesinin adı resim olduğuna göre, minyatür de bir resim sanatıdır. Fakat İslamda bu sanat aynı zamanda bir kitap sanatıdır. Başkabir deyişle bağımsız büyük bir sanat değil, bağımlı bir sanattır. İslam tarihinde minyatürcü, yani nakkaş, kitap sanatçıları içinde, kesinlikle yazar ve hattatdan sonra, kitabı süsleyen müzehhipten de önce gelirdi. Bu hiyerarşi içinde kitabın yazarı ve katibi bilinir; fakat minyatürünü yapan daha az bilinir, çoğu kez de bilinmezdi.