Urartu Sanatı
Urartular, Doğu Anadolu’da MÖ 9-6. yüzyıllar arasında, Van Gölü çevresinde başkenti bugünkü Van (Tuşpa) olan güçlü bir devlet kurmuşlardır
Urartu toprakları yüksek ve kayalık dağlarla çevrili düzlüklerden, platolardan, dar ve derin vadilerden meydana gelmiştir. Urartular bölgenin sert doğa koşullarına uygun olarak hayvancılık ve tarımla uğraşmışlardır. Zengin maden yataklarına sahip olan bölge, Mezopotamya kavimlerinin eski zamanlardan beri dikkatini çekmiş ve bölge sık sık Asur akınlarına uğramıştır. Bu nedenle ilk dönemlerde feodal beylikler konfederasyonu şeklinde örgütlenen devlet, daha sonra merkezi bir krallığa dönüşmüştür. Krallık MÖ 600 yıllarında kuzeyden ve doğudan gelen İskit-Med saldırıları sonucu yıkılmıştır.
Urartu sanatı diğer İlk Çağ uygarlıklarında da olduğu gibi dini anlayıştan etkilenmiştir. Urartularda çok tanrılı dinî inanç egemendir. Baş tanrıları, savaş tanrısı olan Haldi’dir. Urartu halkı tanrılar için tapınaklar yapmış, madeni eserlerden duvar resimlerine kadar sanat eserlerinin hemen hepsinde tanrı tasvirlerine yer vermişlerdir.
Urartular öldükten sonra tekrar dirileceklerine inanmışlardır. Urartu beyleri; bir taraftan kayaların içine, diğer taraftan yerin altına görkemli anıtlar şeklinde inşa edilen mezar odalarına, ağaç ve taştan yapılmış lahitlere gömülmüştür. Oda biçiminde yaptıkları mezarlara ölüye ait eşyalar ve değerli hediyeler koymuşlardır. Mezar odalarında urnelerin bulunmuş olması, hem prens hem de halk mezarlarında gömme ve yakma adeti olduğunu göstermektedir.
Urartular sarp ve kayalık olan bölgenin yapısına uygun olarak mimari eserler yapmışlardır. Mimarideki ustalıklarını inşa ettikleri saray ve mabetlerle göstermişlerdir. Özenle işledikleri tonlarca ağırlıktaki taşları sarp tepelere çıkararak anıtsal yapılar inşa etmişlerdir. Genellikle iki katlı inşa edilen saraylarda alt kat; mutfaklar, kilerler, depolar, tuvaletler gibi hizmetlere ayrılmıştır. Kendilerine özgü tapınakları ve saraylarındaki çok sütunlu kabul salonları (apadana) Urartuların mimarlık tarihine getirdiği yeniliklerdir. Altıntepe Tapınağı bu tipi en iyi tanıtan örneklerden biridir.
Tapınak, saray, yönetim binaları ve çeşitli bölümlerden oluşan Urartu kaleleri, sık kuleli surlarla çevirmiştir. İdari merkez niteliğindeki kalelerden en görkemlisi Tuşpa’dır (Van Kalesi). Çevresi çok güçlü surlarla kuşatılmış olan kalenin içinde saraylar, tapınaklar ve kaya anıtları yer almaktadır. Erken saraylar ve tapınaklar sitadelin en yüksek noktasında, İç Kale’de kuruludur. Bu kesim hala ayakta duran ayrı bir savunma sistemiyle korunmaya alınmıştır. Van’ın güneydoğusunda bulunan Çavuştepe, Urartu kalelerinden günümüze kalan önemli bir kaledir. Stratejik bir noktada yer alan, ekonomik, siyasi ve dinsel işlevleri bünyesinde toplayan kalede Tanrı Haldi Tapınağı ve Açıkhava Tapınağı bulunmaktadır. Kalenin diğer önemli yapılarını ana kayaya oyulmuş sarnıçlar, saray ve depo binaları teşkil etmektedir. Kalenin etrafında iri blok taşlarla örülmüş surlar mevcuttur.
Urartu sanatının en önemli özelliklerinden biri de bu anıtsal yapıların duvarlarını süsleyen kabartma ve resimlerdir. Canlı ve renkli çeşitli motiflerden oluşan duvar resimlerinde, geometrik ve bitkisel motiflerle birlikte çeşitli hayvan sahneleri işlenmiştir. Çiçek ve geometrik motiflerle oluşturulan kompozisyonlar; kutsal ağacın iki yanındaki kanatlı cinler, kanatlı sfenksler, grifonlar, kutsal hayvanlar üzerindeki tanrılar, hayvanlar arasındaki mücadele ve diğer hayvan sahneleri en çok işlenen konulardır.
Madencilikte gelişmiş olan Urartular gümüş, bronz ve demirden üretilmiş çok sayıda eser bırakmışlardır. Kemer, miğfer, kalkan, adak levhaları, koşum takımları, oktanlık gibi birçok eser günümüze kadar gelmiştir. Urartu maden sanatının kendine özgü heykelciklerle süslü tunç kazanları da ülke dışına ihraç edilmiştir. Urartu sanat eserleri arasında önemli bir grubu da mühürler oluşturmaktadır. Silindir ve damga mühürlerin üzerinde hayvanlar, karışık varlıklar ve bitkisel motifler sıkça kullanılmıştır.
Fil dişi işçiliği geleneğini Urartular büyük bir başarıyla devam ettirmişlerdir. Çoğu, mobilyalara ait olan fil dişi parçaları Urartular’ın bu alandaki dikkat çekici özelliğini göstermektedir. Bunlar arasında; kuş başlı, kanatlı cinler (griffon), insan yüzleri, geyik kabartması, palmet plakları, kavuşturulmuş iki el biçiminde yapılmış aplike parçalar ve aslan heykelcikleri sayılabilir. Urartularda seramik dalı çok gelişmiştir. Şişkin karınlı, yuvarlak ya da yonca ağızlı küçük testiler, yüksek ayaklı kadehler ve çeşitli türde çanak ve tabaklar çok yinelenen kap formlarıdır. Bunların yanında boğa başlı tunç kazanların pişmiş topraktan kopyaları ve dinsel törenlerle ilgili olarak çizme biçimli ya da hayvan biçimli kaplar da yapılmıştır.
Kaynak: Genel Sanat Tarihi 10, MEB, 2018.