Orta Çağ Avrupa Sanatı
Orta Çağ 376 yılında Kavimler Göçü ile başlayıp 1453’te İstanbul’un fethine kadar geçen zaman dilimini kapsamaktadır.
Orta Çağ Avrupası’nın siyasal, sosyal ve ekonomik olarak şekillenmesinde “Kavimler Göçü”nün etkisi büyük olmuştur. Göçebe kavimlerin istilalarından sonra Avrupa’da çok sayıda dağınık ve zayıf küçük devlet kurulmuştur. Bu küçük devletler, birbirleriyle ve kendi içlerinde de sürekli mücadele hâlindedir. Dönemin karışık yapısı, halkın kendi can ve mal güvenliğini korumak amacıyla güçlü ve varlıklı kişilere sığınmalarına, bu da zamanla feodal sistemin (derebeyliklerin) oluşmasına neden olmuştur.
Feodal düzende, toplumsal piramidin en tepesinde kral bulunur. Papa ise toplumsal hiyerarşide kralın hemen altında bulunmasına rağmen statüsü gittikçe yükselen bir konumdadır. 11. yüzyılda ruhani liderliğini tüm Avrupa’ya kabul ettiren Papa, imparatorları azledecek güce ulaşmıştır.
Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılması (MS 476), eğitim kurumlarını da etkilemiştir. Bunun sonucu olarak da eğitim faaliyetleri Hristiyanlığın yayılma sürecine paralel yeni oluşmaya başlayan manastırlarda yapılmaya başlanmıştır. Göçlerle Avrupa’ya gelerek yerleşen kavimlerin Hristiyanlaşmasında bu manastırların rolü büyüktür. Misyonerlik faaliyetlerinin yanında birer kültür ve sanat merkezi olan manastırlar sadece Hristiyanlığın yayılmasına değil, Orta Çağ kültürünün ve yeni sanat formlarının belirmesine de zemin hazırlamıştır.
9. yüzyıldan itibaren Avrupa’da sanatın, dinin üstünlüğünü kanıtlamaya ve yaymaya hizmet etmesi gerektiğini savunan, 15. yüzyıla kadar süren skolastik felsefe etkisini göstermeye başlamıştır. Skolastik felsefenin içeriğini Hristiyanlık öğretileri oluşturmaktadır ve Aristoteles mantığına dayanarak sistematize edilmiştir. Bu dönemde öğrenim ya manastırlara veya piskoposluğa bağlı okullarda (Scola) yapılmıştır. Skolastik Dönem’de felsefe ile sanatın iç içe olmasının nedeni, hem felsefenin hem de sanatın üretildiği, filozof ve sanatçıların yetiştikleri kaynağın aynı olmasıdır. Sanatsal projeler genellikle kilise veya tarikatlar tarafından tasarlanmış, onaylanmış ve yaptırılmıştır. Projeyi uygulayan sanatçıları kilise ve din adamları denetlemiştir. Hatta birçok din adamı sanat projelerinde tasarımcı ve sanatçı olarak görev almıştır.
Orta Çağ’ın önemli siyasi olaylarından biri de Haçlı Seferleri’dir. Bu seferler sayesinde Avrupalılar, Antik Çağ Yunan ve İslam sanatlarını yakından tanıma fırsatı bulmuştur. Bu sanatlara ait eserlerde gördükleri birçok özelliği ülkelerindeki sanat eserlerinde kullanmışlardır.
İspanya’daki Endülüs Emevi Devleti’nin (MS 756-1031) varlığı sadece İspanya’yı değil tüm Avrupa’yı etkilemiştir. Aslında Endülüs Emevi Devleti’nin varlığı ilk İslam-Batı buluşmasıdır. Orta Çağ karanlığını yaşayan Avrupa, İslam filozoflarını ve Doğu estetiğini Endülüs Emevileri sayesinde tanımıştır. İspanya’daki 800 yıllık Emevi yönetimi, Müslüman- Hristiyan-Yahudi kültürlerinin yan yana geliştiği zengin bir kültürel, düşünsel ve ticari hayat meydana getirerek İspanya’nın yaşam tarzında etkili olmuştur.
Roma, Antik Çağ Yunan ve göçlerle gelen kavimlerin kültürleri, skolastik felsefe inancı çerçevesinde Orta Çağ Avrupa sanatını oluşturmuştur. Bu dönemde ağırlıklı olarak mimari alanda eserler verilmiş olup, anıtsal kilise, manastır ve katedraller yapılmıştır. Heykel, kabartma ve resim gibi sanatlar ise Tanrı’nın tapınağı kabul edilen bu mimari yapıları süslemek ve dinî inancı kuvvetlendirmek için bir araç olarak görülmüştür. Orta Çağ Avrupası’nda bu görüşe uygun olarak mimari sanat eserleriyle ön plana çıkan ve birbirini takip eden Roman ve Gotik sanat üslupları gelişmiştir.
Kaynak: Sanat Tarihi, MEB, 2018.