Hun Sanatının Özellikleri
Orta Asya’da Anav, Karasuk, Taştık, Afanesyevo gibi kültürler ile Hun, Göktürk ve Uygurlardan kalan eserler Orta Asya Türk sanatının ilk örneklerini oluşturmaktadır.
Bilinen en eski Türk devletini Asya Hunları kurmuştur. Asya Hun Devleti’nin bilinen ilk hükümdarı Teoman (MÖ 220-209), başkenti ise Ötüken şehridir. Teoman’dan sonra başa geçen Mete (MÖ 209-174), Çin’in merkezine kadar akınlar yapmış, Orta Asya’nın büyük bir kısmını Hun egemenliği altına almıştır. Disiplinli ordusu ve uyguladığı savaş teknikleri ile Çin’i sürekli olarak baskı altında tutan Mete, MÖ 174’te öldüğünde her yönüyle güçlü bir devlet bırakmıştır.
Mete’den sonra Hun Devleti, Çinlilerin sürekli baskıları ile önce parçalanmış, sonra da Çin hâkimiyetine girmiştir. Batı Asya’da bulunan Hunlar ise Avrupa’ya doğru ilerleyerek Kavimler Göçü’nün başlamasına neden olmuşlardır (MS 375). Batıya ilerleyen Hunlar, Avrupa Hun Devleti’ni kurmuşlardır (MS 375-469).
Hun Sanatında Mimari
Orta Asya Türklerinde yaşam tarzından dolayı yerleşik hayata özgü mimari eserler pek görülmez. Türkler ölümden sonra da yaşamın olduğuna inandığı için, kerpiç taş ve ağaçtan mezar odaları yapmışlardır. Ölenin yeri belli olsun diye mezar odalarının üzerini geniş bir daire biçiminde toprak veya taş ile doldurarak piramit görünümlü küçük tepeler oluşturmuşlardır.
Kurgan adı verilen bu mezar mimarisinin ilk örnekleri Altay Dağlarının eteklerinde bulunmuştur. İki kısımdan oluşan bu kurganların dış kısmı kütüklerle çevrili olup ağaç direklerle çatı meydana getirilmiştir. İçte ise tabutun konduğu bölüm vardır. MÖ 4 ve 3. yüzyıllardan kalma Pazırık Bölgesi’ndeki kurganlarda Hunlara ait birçok eşya ile buzlar içinde bozulmayan insan ve hayvan ölüleri bulunmuştur. Rusya’da, St. Petersburg Hermitaje Müzesinde saklanan bu eserler arasında halı, kumaş, renkli keçe aplike örtüler, hayvan kavgaları ve insan figürleri ile süslü çok zengin tekstil işleri yanında atlı araba ve masa da vardır.
Orta Asya Türklerinde yaşam tarzından dolayı yerleşik hayata özgü mimari eserler pek görülmez. Türkler ölümden sonra da yaşamın olduğuna inandığı için, kerpiç taş ve ağaçtan mezar odaları yapmışlardır. Ölenin yeri belli olsun diye mezar odalarının üzerini geniş bir daire biçiminde toprak veya taş ile doldurarak piramit görünümlü küçük tepeler oluşturmuşlardır. Kurgan adı verilen bu mezar mimarisinin ilk örnekleri Altay Dağlarının eteklerinde bulunmuştur. İki kısımdan oluşan bu kurganların dış kısmı kütüklerle çevrili olup ağaç direklerle çatı meydana getirilmiştir. İçte ise tabutun konduğu bölüm vardır. MÖ 4 ve 3. yüzyıllardan kalma Pazırık Bölgesi’ndeki kurganlarda Hunlara ait birçok eşya ile buzlar içinde bozulmayan insan ve hayvan ölüleri bulunmuştur. Rusya’da, St. Petersburg Hermitaje Müzesinde saklanan bu eserler arasında halı, kumaş, renkli keçe aplike örtüler, hayvan kavgaları ve insan figürleri ile süslü çok zengin tekstil işleri yanında atlı araba ve masa da vardır.
Kurganların yoğun olarak bulunduğu bir diğer bölge ise Moğolistan’daki Noin Ula’dır. Bu bölgede yapılan kazılarda MÖ 1-MS 1. yüzyıllar arası döneme ait süslü keçe yaygılar, koşum takımları, Hunlara ait çeşitli eşyalar, giyim kuşam ve süslerin bulunduğu çok sayıda kurgan ortaya çıkarılmıştır. Hun Dönemi’ne ait diğer kurganlar ise Katanga, Esik, Ulandırık ve Ukok Platosu kurganlarıdır. Hunların diğer bir yerleşim yeri Selenga Nehri yakınlarındaki Ulan Ude’dir. Burada yapılan kazılarda ortaya çıkarılan evlerin altında sıcak hava ve dumanın geçtiği ısıtma boruları vardır.
Hun Sanatında Resim
Kurganlardan çıkan halı ve dokumaların üzerinde bulunan tasvirlerin Hun resim sanatı açısından ayrı bir önemi vardır. Keçe dokumalar üzerine ince ve renkli deriler yapıştırılarak süslenmiş eyer örtülerinde aplike süslemeler Hun üslubunu yansıtmaktadır.
Pazırık Kurganı’nda bulunan bir keçe üzerinde, renkli derilerden kesilerek yapıştırılmış parçalarla bir dağ keçisine saldıran kartal grifonu canlandırılmıştır. Noin Ula Kurganlarından 6. mezarın içinde bulunan duvara asılmış yün örtü, hayvan sembolizmini işaret etmektedir. Bu örtü üzerinde su bitkileri arasında balıklar ve su ejderi bulunmaktadır. Bir başka kurganda bulunan yün örtünün üzerinde gelişmiş portre anlayışıyla Hun süvarileri tasvir edilmiştir.
Orta Asya’nın çeşitli bölgelerinde mağara duvarları veya kayalar üzerinde Türklere ait resimler bulunmuştur. Bu resimlerin bir kısmı boya ile yapılmış, bir kısmı da sivri uçlu bir aletle çizme yöntemi ile meydana getirilmiştir. Resimlerde daha çok av kültürü ile üzerinde süvari bulunan atlar görülmektedir.
Pazırık 2. kurganda ise, mumyalanmış insan vücudunda hayvan figürlerinin kullanıldığı dövmeler sırt, kol ve sağ alt bacakta sağlam olarak kalmıştır.
Hun Sanatında Maden
Türk maden sanatının ilk örnekleri çeşitli kurganlarda bulunan altın, gümüş, demir ve bronzdan yapılmış eserlerden oluşmaktadır. Bunlar arasında plakalar, günlük kullanım eşyaları, heykeller, sancak ve çadır alemleri, tören kazanları ve silahlar bulunmaktadır. Eserlerin üzerlerinde bulunan tasvirler genellikle hayvan üslubunu yansıtmaktadır. Bu dönemin ilgi çekici eserlerinden olan “İki Süvarinin Yaban Domuzu Avı” ile “Ağaç Altında Süvari, Eşi ve Seyis” adlı altın levhalar Rusya’da, Leningrad Hermitage (Ermitaj) Müzesinde sergilenmektedir. Bunun yanında gelişen bir diğer üslup ise Altın Elbiseli Adam örneğinde görüldüğü gibi “kıvrık dal, bitki üslubu”dur. Bu eserin zırhı üzerinde bulunan bitki motifleri Türk maden işleme sanatının en güzel örneklerindendir.
Altın Elbiseli Adam, 1969-1970 yıllarında Kazak Arkeolog Kemal Akişev tarafından yapılan kazılarda ortaya çıkarılmıştır. Kıyafet genel hatlarıyla, “V” yakalı kısa kaftan, dar süvari pantolonu, diz altında kalan kısa yumuşak çizmelerden ve başında bulunan sivri ve oldukça süslü külahtan ibarettir. Kıyafetin üzerinde altın süslemenin çok olmasından dolayı kıyafete bu isim verilmiştir.
Diğer Sanatlar
Kurganlardan çıkarılan çeşitli dokuma eserleri günümüze kadar gelmiştir. Bunlar Türk işleme ve dokuma sanatının en eski örneklerindendir. Hun dokuma sanatına ait en önemli örnek 5. Pazırık Kurganı’nda bulunan Pazırık Halısı’dır. Bu halı, kalitesi kadar incelik ve motiflerindeki zenginliği ile de dikkati çekmektedir. Dünya halıcılık tarihinin bilinen ve bir bütün olarak bulunmuş en eski düğümlü halısıdır. Hunların atlarının eyerleri altında ve çadırlarında kullandıkları keçe dokumalar ile günlük kıyafetlerinde kullanılan işleme motifleri dikkat çekmektedir. Hunlarda, “eğri kesim tekniği” ile meydana getirilen ahşap eserlerde ve at koşum takımlarında bulunan ağaçtan oyma hayvan figürleri sıkça kullanılmıştır.
Kaynak: Sanat Tarihi, MEB, 2018.